FREE Registration


Yeniden Yapılanıyoruz!

Mahir Kaynak ve İstihbarat Hakkında Herşey Burada!

Teorisiz pratik


TRAVMA

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve izleyen devrimler kendisiyle karşılaştırılanlardan önemli ölçüde farklıdır. Komünist devrimin lideri Lenin özel bir Alman treniyle Leningrad’a , İran İslam devriminin lideri Humeyni bir Fransız devlet uçağıyla Tahran’a gelmiştir. Oysa Atatürk Anadolu topraklarına bir devlet görevlisi olarak ayak basmış, geçmişinde devlete karşı bir örgütlenme içinde bulunmamış bir kişidir. Ayrıca hem Milli Mücadelenin hem de kurulan devletin yönetim kadroları Osmanlı bürokrasisinin önde gelen kişileridir ve bunların devletle bir çatışması olmamıştır. Cumhuriyetle birlikte bir tasfiye hareketine rastlanmaz. Var olan muhalefet düşmanlık boyutuna ulaşmaz.

Devrimler önceden planlanarak hayata geçirilmemiştir. Bu devrimler kurulan devletin yaşaması için dünya şartları gözönüne alınarak gerçekleştirilmiştir. Yani bir ulus devlet inşa etmek dünya şartlarının gereğidir ve bunun adının Türk devleti olması bu ismin en uygun seçenek olmasının bir sonucudur. Yeni kurulan devlet kendisini herhangi bir ırk ile özdeşleştirmemiş ve tarihinden gelen, insanı inanç ve soyu nedeniyle ayırt etmeme geleneğini sürdürmüştür.

İdeolojisi tercihlerini ifade etse bile asıl amacı çevresinde büyük güçlerin kontrol ettiği yeni kurulan devletlerin ülke sınırları içine ideolojik açıdan sarkmasını engellemektir. Yani bu devletler aracılığıyla büyük güçlerin Türkiye’yi kendilerinin bir uzantısı saymaları engellenmek istenmiştir. Yurtta sulh, cihanda sulh çevreyle bir saldırmazlık anlaşması niteliğindedir.

Eğer bir travma yaşanmışsa bu halkın yaşadığı değil, devleti kuran, tüm yaşam biçimlerini değiştiren aydın ve bürokratların yaşadığıdır. Yüzde sekseni köylü olan halk bu devrimleri fark etmemiş bile olabilir ve alıştığı hayatı, tüm değerlerini koruyarak, sürdürmüştür. Buradan iki sonuç çıkarıyorum. Birincisi devrimler o günkü dünya şartlarına uymak ve ülkeyi dışarıya karşı bir zırhla korumak için yapılmıştır. İkincisi devleti kuran kadro bunun gerekli olduğuna inanmıştır.

Türkiye tek kişinin kurduğu bir devlet değildir. O bir kadro ve onu destekleyen halkın yaşama azmini temsil eder: Atatürk bu görev için seçilen ve seçimin çok isabetli olduğu müstesna bir şahsiyettir. Bu nedenle ona karşı çıkmak devleti kuran ve onun yaşamaya devam etmesini sağlamak için gereken düzenlemeleri yapan, önderlerinin Atatürk olduğu ama hiçbirin değersiz sayılamayacağı bir kadroyu reddetmek anlamına gelir.

Devletimizi kuran bir inanç ve ruhtur ve onu bu yaşatacaktır. İdeolojiler zamanla değişebilir. Ancak yenilikler eskilerin yanlış yaptığı anlamına gelmez. Yapılanlar en doğru olandı ve aynı şeyleri yaparak değil aynı derecede doğru olanı yapabilirsek geçmişimize layık olabiliriz.

Doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği şehrin sınırların dışında olması bir travmadır. Ama burayı ele geçirmek için pazarlık yapmamak ve yaratacağı tehlikeyi göze almamak fedakarlıktır. Benim için önemli olan devletimizi kuran ruhtur ve onu temsil eden herkese saygı ve sevgi duyarım. 

stargazete.com

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol